Her Ayın 13, 14 ve 15'i Oruç Tutmak Çok Kuvvetli Sünnettir



Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebû Tâlib’in şöyle dediği nakledilmiştir:
“Ayın on üçünde oruç tutmak, 3.000 sene oruç tutmaya denktir; on dördünde oruç tutmak 10.000 yıl oruç tutmaya denktir; on beşinde oruç tutmak ise 100.000 yıl oruç tutmaya denktir. Bu üç günde tutulan oruç, toplam 113.000 yıl oruç karşılık gelir.”

Ali b. Ebû Tâlib’den şöyle nakledilmiştir:
Bir gün öğleyin Allâh Rasûlü’niin huzuruna vardım. Odasındaydı. Selâm verdim, selâmımı aldı ve bana, “Ali! Cebrâil burada; sana selâm söylüyor” dedi. “Aleyküm selâm ey Allah’ın Rasûlü” dedim. “Yaklaş” dedi. Yaklaştım. Bana, “Ali, Cebrâil sana diyor ki: Her aydan üç gün oruç tut. İlk gün için on bin yıllık, ikinci gün için otuz bin yıllık, üçüncü gün için de yüz bin yıllık oruç sevabı yazılsın ” dedi.“Ey Allâh’ın Rasûlü! Bu sevap yalnızca bana mı özgü, yoksa bütün insanlar için geçerli mi?” diye sordum.“Ali” dedi, “Bu sevabı Allâh hem sana, hem de senden sonra bu ameli yapan herkese veriyor. ” “Ey Allâh’ın Rasûlü! Bu üç gün ayın hangi günleridir?” diye sordum. “Gecelerin en aydınlık olduğu günler (eyyâm-ı biyd); yani her ayın on üç, on dört ve on beşinci günleridir.'' buyurdu.


Cerir (b. Abdullah el-Becelî)’den Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
“Her aydan üç günü; yani on üç, on dört ve on beşinci günleri oruçlu geçirmek ömür boyu oruç tutmak gibidir. ”

İbn Ömer’den Allâh Rasûlü’nün (s.a.v.) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:

“Her kim her aydan üç gün oruç tutar, sabahın iki rekâtını kılar ve vitir namazını yolculukta ve yolculuk dışında hiç bırakmazsa ona şehid sevabı yazılır. ”



Ebû Hüreyre’den (r.a.) şöyle nakledilmiştir:

“Sevgili yârim (Hz. Muhammed) bana kendisine kavuşuncaya kadar şu üç şeyi aslâ aksatmamamı tavsiye etti: her aydan üç gün oruç tutmak, uyumadan önce vitir namazını kılmak ve kuşluk namazını kılmak.”




İbn Abbâs’tan şöyle nakledilmiştir:
“Allâh Rasûlü, eyyâm-ı biyzde (yani dolunay sebebiyle gecelerin en aydınlık olduğu günlerde) ne yerleşik, ne de yolcu iken onıç tutmayı hiç bırakmamıştır.”

Ali b. Ebû Talib’e bu aylara niçin eyyâm-ı biyd denildiğini sordum. Şöyle cevap verdi:
“Allâh, Âdem’i cennetten yeryüzüne indirince güneş onu yaktı ve bedeni esmerleşti. Cebrâil ona gelerek ‘Ey Âdem! Ten renginin beyazlaşmasını ister misin?’ diye sordu. Âdem, ‘Elbette’ dedi. Bunun üzerine Cebrâil, ‘O zaman her ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde oruç tut’ dedi. Âdem, ilk günün orucunu tutunca bedeninin üçte biri ağardı, ikinci günü tutunca bedeninin üçte ikisi, üçüncü günü tuttuğunda ise bütün bedeni ağardı ve böylece teni eski rengine geri döndü. İşte bundan dolayı bu günlere evyâm-ı biyd adı verilmiştir.”

Zirr b. Hubeyş’ten nakledilmiştir:
İbn Mes’ûd’a eyyâm-ı biyd isimlendirmesinin sebebini sordum. O da aynı soruyu Hz. Peygamber’e sorduğunu ve şu cevabı aldığını söyledi:“Âdem, Allâh ‘in emrini çiğneyerek ağaçtan yiyince Allâh ona ‘Ey Âdem! Huzurumdan çık git/yeryüzüne in. İzzetim ve celâlim üzerine yemin ederim ki benim sözümü çiğneyenler huzurumda duramazlar’ buyurdu. Âdem, yeryüzüne teni esmerleşmiş olarak indi. Bunu gören melekler ağlaştılar ve ‘Ya Rab! Onu kendi ellerinle yarattın, cennetine yerleştirdin, meleklerini onun önünde secde ettirdin. Ama tek bir günah yüzünden ten rengini kapkara ettin’ dediler. Bunun üzerine Allâh ona, ‘Ey Âdem! Ayın on üçünde benim için oruç tut’ buyurdu. Âdem o gün oruç tutunca teninin üçte biri ağardı. Sonra Allâh, ‘Ey Âdem! Ayın on dördünde benim için oruç tut’ buyurdu. Âdem o gün oruç tutunca teninin üçte ikisi ağardı. Sonra Allâh, ‘Ey Âdem! Ayıtı on beşinde benim için oruç tut’ buyurdu. Âdem o gün oruç tutunca teni tamamen eski rengini aldı. Bundan dolayı bugünlere eyyâm-ı biyd adı verilmiştir. ”

Share this

Related Posts

Previous
Next Post »