Vesveseden ve karışık düşüncelerden kurtulmaya, İnce anlayışa sahip olmaya, Gizli ve kapalı mevzûları keşfetmeye vesîle olan Salavât-ı Şerîfe




OKUNUŞU

Allâhümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âlihi salaten tuhricuna bihâ min zulumâtil vehm. Ve tukrimuna bi nûril fehm. Ve tekşifu mâ hafiye ve ubhim.


Fas ulemâsından İbnü’l-Fakîh lakabıyla meşhur olan Seyyid Ebû Abdillâh Muhammed (Kuddise Sirruhû)’nun lisân-ı şerîfinden hiç düşürmediği kıymetli bir salavâttır ki vesvese ve karışık düşüncelerden kurtuluş, ince anlayışa sahip olmak, gizli ve kapalı mevzûları keşfetmek için çok faydalıdır.

Bu zât zâhirî ve bâtınî ilimlerde zirveye ulaşmış nazîri nâdir olan evliyâ-i kirâmdandır ve tasavvuf ilmindeki en derin hakikat ehlindendir.
Zamanındaki ulemâ onun için : “Bu zâtın rûhunun semâvatta kaybolması, yerde bulunmasından daha çoktur.” diye O’nun makamının yüceliğini itiraf etmişlerdir. Hatta kendisi: “Semâvattaki yolları yerdekilerden daha iyi biliyorum.” diyerek kendi makamını tavsif etmiştir.
Yine böylece Kâsım ibni Rahmûn (Kuddise Sirruhû): “Muhammed ibnü’l-Fakîh vefat ettiğinden beri semâdan haber alamaz olduk (mânevî yollarımız kapandı.)” diyerek bu zâtın mânevî mertebesini îzah etmiştir.
Bu Zâtın dilinden hiç düşürmediği ve bu yüce makamlara ulaşmasına vesîle olan, bu salavât-ı şerîfedir.

[Muhammed ibni Ca’fer ibni İdrîs el-Kettânî, Selvetü’l-enfâs ve muhâdesetü’l-ekyâs bi men ukbira mine’l-ulemâi ve’s-sulehâi bi Fâs, no: 296, 1/331-333]

Share this

Related Posts

Previous
Next Post »